Stres, doğası itibarıyla, dışarıdan gelen isteklere verilen karşılıklardaki duygusal ya da psikolojik tepkilerin ve bunlarla ilgili düşüncelerin oluşturduğu karmaşık süreç…

Yaşamın sunduğu değişimlere uyum sağlamada gözlemlenen zorlanma… Bu zorlanma ile gelişen duygusal çalkantı, kimi zaman kaygının eşlik ettiği sıkıntılı hal, zaman zaman yükselen öfke, saldırganlık, depresyon ile karakterize olunan gerilimli döngüsel yaşantı…

Stresin, gerilim, baskı, zorlanma, sıkıntıya düşme gibi sözcüklerle de tanımlanabilir oluşu onun fizyolojik, psikolojik ve patolojik etmenlerin organizma üzerinde yaptığı zorlayıcı ve sert etki olarak ele alınışını da açıklar.

Bilindiği üzere, Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre sağlık, fiziksel, duygusal, sosyal ve ruhsal seviyelerde tam bir iyilik halidir.
Bu bakış açısı ile değerlendirildiğinde, stres yaşantısının bireyin beden-zihin-ruh ölçeğinde optimum denge düzeyinde bir dalgalanmayı, farklı deyişle tam iyilik halinden uzaklaşmayı ifade ettiği düşünülebilir. Nitekim, baskılanmış stresin psikosomatik rahatsızlıklara ve psikiyatrik problemlere öncülük ettiği de bilinmektedir.

Tüm bunlarla birlikte yaşamak, hareket etmek, eyleme geçebilmek için uygun düzeyde stres gereklidir de. Çoğu zaman zihin ve duygular güdüleyici unsur olarak stresi kullanır. Zira stres, koruyucu bir tepkidir, uyarıcı etki yapar ve zor durumlarla başa çıkmamıza yardımcı olur. Bu yönü ile açığa çıkan stres “Olumlu Stres” olarak anılır. Bu tür stres, kişiyi kaygı yerine, zor bir amaca ulaşırken yaratıcılığı kullanmaya teşvik eder, kişiye doyum, yaşam sevinci katar.

Ancak, stresin kullanılamayacak düzeyde aşırı birikimi zarar doğurucudur. Bu düzeyde artık “Olumsuz Stres” devreye girer. Stresin bu görüntüsü, özgüven kaybına yol açar, yetersizlik duygularını yapılandırır, çaresizlik, umutsuzluk ve hayal kırıklığı yaratabilir.

Stres kaynakları olarak tanımlanabilecek aşağıda sıralanan yaşamsal olaylar günlük hayatın doğal bir parçası iken kimi zaman bireyleri aynı gün içinde birkaçı ile eş zamanlı olarak çevreleyebiliyor da…

• Evlenme, boşanma, çocuk sahibi olma, ev-iş-okul değişimi,
• Çocuk ya da yetişkinin gelişim dönemleri
• İş, ev ve sosyal yaşamda karşılaşılan engellenme ve çatışmalar
• Yaşamın tehlike ve tehdit altında olması, aileden birinin kaybı,
• Sağlık koşullarında istenmeyen değişimler, salgın hastalıklar, yaygın virüsler
• İşte terfi, belirsizlik ve çözümsüzlükler, rekabet yaşantıları
• Zaman sınırlamaları
• Aşırı düzeyde uygulanan fiziksel egzersizler
• İklimsel değişiklikler,
• Çarpık kentleşme ve altyapı yetersizliği, hava, su kirliliği, çöp ve atıkların toplanmaması,
• Gürültü ve kalabalık ortamlar,
• Ekonomik ve politik belirsizlikler.

Stresin Safhaları..

Stresin safhaları başlıca üç bölümde incelenebilir; alarm safhası, direniş safhası ve tükenme safhası.

Alarm safhasında strese yol açan dış uyarıcılardan herhangi biri stres yapıcı bir faktör olarak algılanır. Kişi fiziksel veya ruhsal sınırlarının zorlandığını hisseder ve uyarımdan kaçmak ya da mücadele etmek suretiyle yeniden denge durumuna dönmeye çabalar. Bu evrede deneyimlenen fizyolojik değişiklikler kişinin söz konusu uyarıyla başa çıkabileceğinden emin olma halini bulanıklaştırır.

Direniş evresinde kişi fiziksel ve duygusal enerjisini kullanarak strese yol açan uyarıcının olumsuz etkilerine karşı koymaya yönelir. Bu süre zarfında organizmanın alarm döneminde gösterdiği bedensel ve ruhsal belirtiler artık görülmez ve sürecin iyi yönetilmesi halinde tükenme safhasının koşulları oluşmaz.

Stres yaratan unsurun şiddetli, derinliği ve maruz kalınan sürecin uzaması tükenme safhasını kaçınılmaz olarak gündeme getirir, sonuç yıkım ve bitkinliktir.

Yaşanmakta olan stresin türü ne olursa olsun, insan beyni kişiyi korumak adına “savaş veya kaç” tepkisi vererek bedeni yeni duruma hazırlarken;

• Depolanmış yağ ve şeker kana karışır (mücadeleye gerekli enerji için hammadde sağlanır),
• Solunum sayısı artar (beden daha fazla oksijenle beslenir),
• Kanda alyuvarlar artar (beyne ve kaslara daha fazla oksijen taşınır),
• Kalp vurum sayısı ve kan basıncı artar (gerekli beden bölgelerine kan desteği yapılır),
• Kan pıhtılaşma mekanizması harekete geçer (yaralanmalar karşısında kan kaybını azaltıcı önlem alınır),
• Kas gerimi artar (kuvvet gerektiren işlere hazırlık yapılır),
• Sindirim yavaşlar veya durur (iç organlardaki kan, kas ve beyne geçer, bağırsak ve mesane adaleleri gevşer),
• Gözbebekleri büyür (daha fazla ışık alınarak algıyı güçlendirmeye yardımcı olunur),
• Bütün duyumlar artar (dış ortamdan daha çok haberdar olması sağlanır),
• Hipofiz bezi uyarılır (iç salgı sistemi etkinliği artar, adrenalin ve noradrenalin salgılanır).

Genel denge üzerinde; olumsuz sağlık örüntüsü, sinirsel gerginlik, enerji düşüklüğü, azalan güdülenme, gerileyen performans, algı dalgalanmaları, sorunlarla başa çıkma becerilerinde yetersizlik benzeri tablolar oluşturan stresin duygusal ve davranışsal belirti ve sonuçları şöyledir;
• Basit konularda dahi karar verme güçlüğü
• Değersizlik, yetersizlik, güvensizlik ve terk edilmişlik duyguları
• Alışılmış davranış biçimlerinde önemli değişiklikler
• En iyi olanı değil, garanti olanı seçmek
• Sigara ve içki kullanımının artması
• Uygun olmayan durumlarda ortaya çıkan öfke, düşmanlık ve kızgınlık dalgaları
• Kişisel hata ve başarısızlıklara yoğunlaşmak
• Aşırı derecede hayal kurup dalmak, sık sık düşünceye dalıp gitmek
• Birlikte olunan kişilere aşırı güven ya da güvensizlik
• Duygusal ve cinsel yaşamda düşüncesiz davranışlar
• Alışılmıştan daha titiz ve işin gerektirdiğinden fazla çalışmak
• Konuşmalarda Belirsizlik ve Kopukluk
• Sağlığa Aşırı İlgi
• Alerji, Mide Bulantısı
• Yorgunluk, Gerginlik
• İşbirliğinden Kaçınma
• Yeme ve Uyku Bozuklukları

Stres Yönetimi Gerekli…

Gündelik hayata pek çok görünümü içinde dahil olan stres olgusu ile başa çıkma becerilerini geliştirmek, onu yaratan ve besleyen ve geliştiren öğelerin farkındalığının kazanılması ile olası hal alır, geliştirilen stratejilerin devamlılığı ile güçlenir. Stres yönetiminin esası, budur.
Yoga Stres Yönetiminde Destekleyici Bir Çalışmadır…

Bireylerin yaşamlarında var olan stres kaynaklarını doğru olarak belirleyebilmeleri ve süreç boyunca bireysel dengenin sürdürülebilirliği mümkün kılan stratejilerin neler olabileceğinin farkındalığına ulaşma Yoga’nın bedensel ve zihinsel teknikleri ile oldukça kolaydır.
Kişiyi tamamen canlı kılan ve meraklı bir şekilde kökten, hayata dahil eden bir süreç olan yoga, Sarah Powers’ın ifade ettiği gibi bedende, kalpte ve zihinde bütünsel tecrübeler geliştiren tüm davranışlar olarak anlaşılabilir.

Stres yaşantılarının, fiziksel düzeyde kas ve iskelet sisteminde yıpranmalara zemin yarattığı bilinenler arasındadır. Yoganın fizikselliğini yansıtan Asanalar ‘Yoga duruşları’ aracılığı ile kas, kemik ve eklemlerde güç, dayanıklılık ve esneklik geliştirilirken, bu bölgelerde stres yaşantılarının yol açmış olduğu gerginlikler azalarak fizyolojik denge ve uyum yeniden kurulabileceği gibi, ağrı ile başa çıkmada da etkin sonuçlara ulaşılır. Diğer yandan, Yoga Duruşlarının düzenli olarak uygulanması gerek dolaşım gerekse sindirim ve boşaltım sistemlerini düzenleyici rol üstlenerek bedende bütüne yayılan esenlik duyumunu artırır. Denilebilir ki, yoga ile yaşamı stresten özgür biçimde sürdürmek için gerekli olan zihinsel değişim nefesin harekete entegrasyonu ile temellendirilir.

Yoga sisteminin bir diğer uygulama basamağını oluşturan Pranayama ‘Nefes teknikleri’ zihinsel dinginliği güçlendiren, bireyin kendi ile kuracağı derin bağı temellendiren önemli bir entrümandır. Doğru nefes aracılığı ile kalp ve akciğerlerin desteklenmesinin yanı sıra bedenin enerjisinin yükseltilmesi, bütünsel dengenin korunması mümkün olur.

Doğru alınan nefes kişinin ruhsal yaşantısından, dünyayı algılayış biçimine değin pek çok alanı etkiler, doğru, derin ve farkındalıkla alınan her nefes zihinsel sakinlik ve sağlığın ana besin kaynağıdır.

Bu nedenle, yoga çalışmalarında nefes ile bağ kurmanın ilksel çalışmalarından biri olarak nefesin gözlemlenmesi önceliklendirilmektedir. Nefes alıp verilirken oluşan duyumlar, havanın burun kanalları aracılığı ile bedenin içine ve dışına doğru akarken yarattığı hisler, solunum sürecine dahil olan kas vb. yapıların alınan ve verilen nefes ile yaşantıladığı değişimlerin izlenmesi ve bu esnada olan biteni fark etmeyi araştırmak, nefesle yolculuğun önemli anahtarlarındandır.

Nefesin farkında olma durumu, dikkati düşüncelerden özgürleştirerek bir boşluk yaratır. Bilinci geliştirmenin, bütünsel bilinçle temas edişin, şimdi ve burada oluşun tek yolu nefesin farkında olmaktır.

Yoga sistemi içerisinde Dharana ‘Konsantrasyon’ teknikleri olarak anılan basamakta zihinsel aktivitenin güçlendirilmesi hedeflenirken Dhayana ‘Meditasyon’ çalışmaları bireyin kendi gerçeği ile buluşması sağlar ve içsel farkındalığı geliştirir. Böylelikle, gereksinimleri ve gerçekliği arasında bağ kurabilme yetisi kişiye duygusal, zihinsel ve ruhsal düzeyde rahatlık hisleri verir. Kendini tanımanın kazandırdığı mutluluk ve iyi oluş hali bütünsel varlığa güç katar.

Özetle, yoga çalışmalarının stres yönetimi tabanında yapılandırılmış içerikleri ile uygulayanlarda aşağıda vurgulanan değişimler gözlemlenir;
• Mevcut yaşam tarzından kaynaklanan alışkanlıkların stresle bağlantısının kurulması.
• Kişiliği baskılayan stres faktörlerinin beden, zihin, ruh bütünlüğün üzerindeki olumsuz tesirlerin ayırt edilebilir olması,
• Yaşam kalitesinde artış, yeni yaşam hedefleri belirleyebilme ve bunlara ulaşabilmeyi destekleyen istikrarlı bir bakış açısının yaratılması,
• Engelleyici stres sonucu oluşan performans düşüklüğü, kaygı ve korku yaşantılarının aşılmasını destekleyen dinginlik ve huzur duygularının varlığın bütünlüğüne akışı,
• Stresle başa çıkma becerilerinin kalıcı deneyimlere dönüşümü.

 

20.07.2014, Bolu

Sosyal Sosyal Medya'da Paylaşarak Çoğaltmanız Mutluluk Katar!..

error: Content is protected !!